Pazartesi, Eylül 26, 2011

Tayyib Erdoğanın İsviçredeki kasası..





 
 
Kategori: Derin HaberEklenme Tarihi: Mar 26th, 2011Ekleyen: Kadir Doğan
 

24 Mart 2011, 23:39  Mehmet Dalmaz
 
Asala israil siyoniz ve. Evrenin damadından çatlıya uzanan yolun öyküsü ve tayyibin kasası!!!
 
ASALA İSRAİL SİYONİZ VE. EVRENİN DAMADINDAN ÇATLIYA UZANAN YOLUN ÖYKÜSÜ VE TAYYİBİN KASASI!!!
Önce asala nasıl ve nereden ortaya çıktı..
Nasıl organize oldu kuruluşunu kimler sağladı, kimler finanse etti, kısaca ona bakalım…
Yıl bin dokuz yüz seksen üç. Yer İstanbul Mason  ana loca toplandığı.. Kürsüde ABD’de yaşayan büyük Siyonist, diğer masonlara  şöyle sesleniyor..
Osmanlıya borçlu değiliz. tamam Irkımızı yok olmaktan kurtardı,  içinde büyüdük her türlü desteği ve saygıyı gördük. Ama  Yahudi milletinin bir başka  devletin içinde yaşama, gibi şansı ve devamlılığı olmamalıydı..
İsrail devleti bir şekilde kurulmalıydı..
Osmanlı buna karşı çıkıyordu. İsrail devletinin kurulacağı topraklar bunların elindeydi. Bir şekilde bu topraklar  bunlardan alınmalıydı..
Bu karara varan dedelerimiz Osmanlıyı borçlandırarak, belini doğrultamaz hale getirmişlerdir..
Bunun yanı sıra saraya cariyeler sokmuşlar birisini de padişahın karısı yapmışlar nüfuzlarını iyice artırmışlar ..
Ecdadımız: Ozamanının  geldiğine karar verdikleri an,  içerde başka ırkların  milliyetçilik duygusunu körükleyerek, Osmanlının yıkılışını başlatmışlardır…,
Türklerin kurtuluş savaşında taraf olmamışlar, Mustafa kemalin ordusunun kazanmasını seyretmişlerdir..
Herne kadar Filistin  bunlarda olmasa da, bizim istediğimiz toprakların bir kısmı yine bunlarda kalmıştı ilerde almak üzere ses çıkartmadık..
Savaş sonrası bizimle dost olacağını düşündüğümüz  Mustafa kemal. Bizi şaşırtmıştı
Genç cumhuriyetin lideri, bize göz dağı vermeye ve bizleri ülke sınırları dışına çıkartmaya karar vermişti.. İlk olarak bir gecede,  mason teşkilatlarını kapattı..
Ama biz sinmedik..
Sadece uykuya yattık..
Bu genç devlet başkanını ortadan kaldırmak zorunda idik.. yanına yerleştirdiğimiz kardeşlerimiz sayesinde. mezelerine ve yemeklerine tortusuz renksiz zehirler koyarak istediğimizi de iki yıl gibi kısa bir zamanda başardık..
Yerine getirdiğimiz  adamın yardımını aldık, ve devlet başkanı yaptık..
Arkasından gelen hükümetlerin hiç birisi, bizim  dayatmalarımıza karşı duramadı.. bir tanesi sonra hata yaptığını anladı,  bizimle ters düştü ve bedelini canı ile ödedi…
1960 ihtilalinde  bize karşı olanları  darmadağın ettik..
Ama zaman yavaş yavaş yaklaşıyordu İsrail’i kurmuştuk artık bir devletimiz vardı ve 2000 yıllık hayali geçekleştirmiştik..
Sıra topraklarımızı genişletmeye ve Talmut’un bize vaat ettiği Dijle ve Frat nehirlerini sınırlarımıza katmamız gerekti..
Çünkü en son kuruyacak nehirler onlardı..
Ermenileri kullanmaya karar verdik, ASALA örgütünü kurdurduk.. Onlara toprak talebinde bulunmayacaksınız Tazminat talep edeceksiniz dedik..
Her tür desteği verdik..
TÜRK DİPLOMATLAR ÖLDÜRÜLÜYOR!!
Öldürdükleri diplomatlarda ve diğer eylemelerinde biz asalayız diye  slogan atıyorlardı artık Türklerin gözleri Ermenilere çevrilmişti..
Daha sonraları hava alanı eyleminde tesadüfen orada bulunan,  önemli bir kardeşimiz öldürüldü..
Örgüt büyüdü Ve bizimde güdümümüzden çıkmaya başladı..
Artık Türklerde bazı dedikodular dillendirilmeye başlamıştı.. bizim bu örgütün arkasında olduğumuz gibi..
BU ÖRGÜTÜ KAPATMAYA KARAR VERDİK.
Bu arada Türkiye de bize yakın bir ihtilal olmuştu.. Solcular ve ülkücülerden bir çokları içeri alınmıştı.. ve bazıları da yurt dışına kaçmayı başarmıştı..
Solcuları kullanamayacağımızı düşündük. ama ülkücüleri Asalaya karşı gayet rahat kullanabilirdik..
Devlet Başkanı Kenan Evrenin  damadı ve kızı Türk istihbaratı mit’te idi.
Damatla bir ajanımız görüştü. Asala konusunda yardım etme teklifimiz iletildi ve kabul gördü..
Bizde bu yolla aklanmış olacaktık…
Damat yurt dışına kaçmış olan ülkücü gençler,, bu işe angaje edebileceğini söyledi ve hadise bu yolla devam etti. kurduğumuz örgütü Türklere bitirttik..
Fakat: Türkleri boş bırakmak olmazdı.. bu defa Asala yerine PKK’yı kurduk, Türklerin  kucaklarına bir çocuk koyduk’ki,  ne öldürüp kurtulabilirler nede büyütüp. hep şımarık çocuk olarak kalacaktı.. militanlarına kamplar ayarladık eğitim verdirdik.. para silah desteği sağladık..
Bu arada GAP projesini planladık.. oraları  almadan bu projenin bitmeliydi. Bizim odluğunda hazır olması gerektiğini düşündük. Parasını da” Türklere ödettik krediyi biz sağladık..
ABDULALH ÇATILI BU İŞ İÇİN SEÇİLDİ!!
Mr. Gürvit: kaçak ülkücülerle temas sağladı ve iş kabul edildi.. karşı eylemeler başlatıldı biz sadece istihbarat yönünden  yardım yapıyorduk..
Asala bir anda şok oldu  ve bizimde desteğimiz arkasından çekilince asala çöktü…
Çatlı liderliğindeki ülkücü grupta Avrupa da sıkıştırılmaya başladı..
Ve İsviçre de Türk konsolosluğuna sığındılar polis konsolosluktan alırken içlerinden HASAN YEŞİLDAĞ isimli olanı zarf açacağı ile kendini yaraladı. Ve hastaneye kaldırıldı..
Ne olduysa hastane  döneminde oldu, Hastaneden çıkan Yeşildağ sınır dışı edilmedi diğer arkadaşları gibi pasaport verildi.. İsviçre vatandaşı oldu.. ve Çatlı ile yolları ayrılır…
BEN HASAN YEŞİLDAĞI ANSIL TANIDIM!!!
Yıl 2000 Üzeyir Garih cinayetinin işlendiği günlerdi bende bir yazı yazmıştım Garih cinayetinde azmettiricisi diye o günün politikacılarından birinin adını vermiştim.. Çünkü  fail diye bulunanlardan hiçbirisi o katil tablosuna uymuyordu.. İşin içinde 600 milyon dolarlık oto yol işi vardı ve işten alınan 50 milyon rüşvetin geri istenmesiydi.. bu nedenle kısa bir müddet yurt dışına çıkmak zorunda kaldım..
Zürihte kardeşi polis olan  arkadaşın sayesinde tanıştım bir iki defa otelime bıraktı..
Ama her gördüğüm kişi bu kişiden uzak durmamı tavsiye ediyordu..
Bir ara ben Türkiye ye gidiyorum dedi ve dönüşte tekrar görüştüğümüzde.. İst emniyet müdürüne sordum aranması falan yok dedi diye söyledi.. bende biliyordum olmadığını. Resmi kimse aramıyordu..
Hasan YEŞİLDAĞ İSVİÇRE POSLİSİNİN ADAMI OLUVERDİ..
İstanbul belediye başkanı olan hemşerisi Tayyib Erdoğan ile dostluğunu ilerletti Yurt dışındaki işleri onun adına ayarladı. Alplerde kayak merkezlerinde rezervasyonunu yaptırırdı  Avrupa da Tayibi gölge gibi takip etti. ..
Hasan Yeşildağ’ın kardeşlerinden Zeki, eskiden ANAP’ta siyaset yapıyordu. Sonra Tayyipçi oldu. Yeşildağ kardeşler Tayyip’çi olunca Ulus Parkı’nın işletmeciliğini, ağaç dikme işlerini, trafik sinyalizasyon araçlarının satımını, güvenlik kameraları ve bunlarla alakalı gizli kamera tekniklerinin (İsviçre patentli) belediyelere pazarlamasını ele geçirdiler. Hem Tayyip dostuydular, hem hemşeri. Onlardan önce şimdi sahibi oldukları benzin istasyonuna işletme ruhsatı verilmiyordu, onlar devreye girip eski işletmeciden yeri alınca, birden ruhsat verildi.
Tayibin İsviçre bankalarındaki, hesapları hasan Yeşildağ adına  açıldı ..
Dostluk ilerledi. Artık kasa H.Yeşildağ idi..
Tayibin Edirne ceza evine girmesinden üç gün önce  hiç işi olmadığı halde Edirne ye giden Yeşildağ Silah yakalattı  ve ceza evine girdi.. Tayyib  Erdoğan  gelmeden  ortamı oluşturdu Erdoğan’ın korumalığını yaptı..ziyaretçilerini ayarladı..
Tayyib Erdoğan adıma bir tek hesap bulsunlar  demekte haklıydı çünkü hesaplar adına değildi…
Yeşildağın Hürriyet gazetesine yaptığı açıklamanın büyük bölümü tamamen uydur  bir hikayedir… orada doğru olan ceza evinin ayarlanmış olması oraya büyük miktarda para ile girilmesi gibi bunlar bu hikayenin içinde doğru olan kısımlardır…
Mitin işini bitireceği gibi falan eğer mitin öyle bir tavrı olsaydı Hasan Yeşildağ kimdi ki engel olabilecekti…
:Nerede başladık nereye geldik…
Anlatmak istediğimiz birkaç satırlık şeydi..
İSVİÇRE BANKALARINDA Kİ HESAPLAR ELBETTE TAYYİBİN KENDİ ADINA OLMAYACAKTI.. TAYYİBİN GİZLİ KASASININ HASAN YEŞİLDAĞ OLDUĞU  BU ŞAHSINDA YUKARDI ANALTILIĞI GİBİ YAKININDA OLDUĞU DÜŞÜNÜLÜRSE..
BURASI YEŞİLDAĞIN KENDİ AĞZINDAN  ANALTIMI!!
Tayyip Erdoğan’ın Pınarhisar Cezaevi’nde yatarken mangal partisi düzenlediği ortaya çıktı…
Mangal partisi,Belediye Başkanlığı döneminden beri Erdoğan’ın yakın arkadaşı olan Hüseyin Belsi ve Ömer Özbay imzasını taşıyan,Kasım 2010’da basılan ‘Bir liderin Doğuşu’ adlı kitapta şöyle anlatılıyor:
“Bir gün ‘kömür’ isimli restoranın sahibi,Erhan Şenol aracılığıyla haber göndermiş: Reis’e balık ziyafeti çekmek istiyor!(…) ‘Tamam’ dedim.Bir minibüs getirdiler,içinde gazlı ocakları var. Dışarıda pişirip içeri servis yapacaklar.Fakat,o günde nasıl bir rüzgar var anlatamam.Ocaklar bir türlü doğru dürüst yanmıyor.Dedim ‘Alın ocakları içeri!’ İki aşçı,iki garson,iki ocak,tencere tabak,kap kacak ne varsa aldık içeri! Aşçılar pişirdikçe servis yapılıyor,biz afiyetle yiyoruz…”
Tayyip Erdoğan,3 Eylül 2010 Diyarbakır mitinginde: “Aş,iş,demokrasi dediği için hapis yatmanın ne demek olduğunu çok iyi biliriz” demişti.
Milletle alay eder gibi!
SAVCI DA ‘PARTİ’YE KATILMIŞ
Mangal partisinin anlatıcısı,kitapta röportajı yayımlanan Hasan Yeşildağ,Yeşildağ’dan,”Tayyip Erdoğan’ın can yoldaşı” diye söz ediliyor…
Savcı Bey de keşiften dönüyormuş,ne var ne yok diyerek bir uğrayıp bakmak istemiş,onu da buyur etmişler.
“Yemeğin bitmesine doğru savcı:’Şu arkadaşlar hangi koğuştan?’ diye sordu.
“Hasan: Kimi kastetmiştiniz?
“Savcı: ‘Şu ikisini soruyorum’ dedi,eliyle göstererek:’Yelekli papyonlu olanları?’
“Hasan: Ha onlar mı? Onlar garson sayın savcım.Servis için buradalar,mahkum değiller!
“Savcı: Nee! Dışarıdan hapishaneye adam mı aldınız? Bunu mu demek istiyorsunuz?
“Hasan: Balıklar dışarıdan gelince haliyle garsonlar da…(s.240)
Aynen böyle anlatılıyor!
Hasan Yeşildağ, savcının telaşından,tutanak tutmasından alaycı bir dille söz ediliyor.”Aslında” diyor, “kimseyi taktığım falan yok da,adamın huysuzluğunu ele alıp birtakım yasaklar getirmesinden korkuyorum.Daha doğrusu,kurduğum düzenin akamete uğramasından…Yoksa vız gelir tırıs gider…” (s.241)
CEZAEVİNDE ‘KRAL KOĞUŞU’
Tayyip ‘Patron’un cezası kesinleşip Pınarhisar Cezaevi’ne gireceği anlaşılınca Yeşildağ harekete geçiyor.Gidip cezaevini geziyor.Yapılacak işlerin bir listesini çıkarıyor.Yönetimden gereken izinleri aldıktan sonra kendilerine tahsis edilecek koğuşu bir güzel temizletir.Duvarlara kağıt kaplatır,zemine boydan boya halı döşetir.Elektrik ve sıhhi tesisatı yeniler.Sıcak su için şofben taktırır.Koğuşun bahçeye ve koridora açılan kapılarını boyatıp yalnızda içeriden açılabilen ilave süngüler yaptırır.Çatıya manyetik bariyerler,bahçeye elektronik sensörler yerleştirir.Gerekli gördüğü kör noktalara kamera sistemi kurdurur.Sıra mobilya ve beyaz eşyaya geldiğinde keseye davranmak Erhan Şenol’a düşer: Derin donduruculu büyük boy bir buzdolabı,çamaşır ve bulaşık makinesi,toplantı ve çalışma masaları,deri otluklar,oturma grupları ve büyük ekran bir televizyon…
Hasan Yeşildağ,röportajda mahkum ve gardiyanlara da hediyeler dağıttıklarını anlatıp,sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Reis’ten üç gün önce Pınarhisar Cezaevi’ne teslim olduğunda mahkumlar ve gardiyanlar tarafından krallar gibi karşılandım!”
Baştan aşağı suç itirafı!
HEPSİ “YÜKSELDİ”
Pınarhisar Cezaevi’nde Tayyip Erdoğan’a ‘refakat edenler’; cezaevi dönemi bitip Tayyip Erdoğan başbakan olunca,başbakanlıkta önemli görevlere getirilen isimler:
Başdanışmanı Ahmet Ergün.
Özel Kalem Müdürü Mustafa Gündoğan.
Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı İlker Aycı…
Şiir davasında avukatlığını üstlenen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazısı da ‘Pınarhisar ekibi’nden.
“POLİS,AHMET ERGÜN’Ü ARIYORDU”
Başdanışman Ahmet Ergün bu göreve getirildiğinde,”yurtdışına para kaçırma” iddiasıyla polis tarafından aranıyor (Serpil Yılmaz,Milliyet,16 mayıs 20029.
Ergenekon davasında iddianameye ek 429’uncu klasörde bulunan ve Emin Şirin ile Kalafat arasında 12 Eylül 2007 tarihin de yapıldığı belirtilen telefon taleplerinde de Ahmet Ergün’ün adı geçiyor:
Şaban Kalafat(…) Ben bu Tayyip denilen adamı da çok iyi tanırım yani.Mesela Erhan Göksel,Mesut Yılmaz’ın danışmanıydı ama 94 önce parayı bastırıyordu VERSO’ya,Erhan Göksel’e…Seçimlerde hep Refah Partisi’ni birinci gösteriyordu,veyahut ikinci üçüncü gösteriyordu ki potaya girsin diye…
Emin Şirin: Parayı veren de Ahmet Ergün…
Kalafat: Ahmet Ergün bond çantayla veriyordu,bende resimleri var.
Şirin: Biliyorum canım,hepsini biliyorum.
İSTANBUL KALEMİ: MUSTAFA GÜNDIĞAN
Mustafa Gündoğan,belediye günlerinden beri Tayyip Erdoğan’ın yanındaydı.Cezaevine girince o da Pınarhisar’da ev tutmuş her gün Erdoğan’ı ziyaret etmiş.Tayyip Erdoğan,cezaevinde Gündoğan’a “ Eğer bir gün başbakan olursam,ilk görüşeceğim kişi sen olacaksın” diye söz vermiş.
Erdoğan,9 Mart 2003 Siirt yenileme seçimleri sonrasında başbakan olunca sözünü tutmuş…Kitapta böyle yazıyor…
Erdoğan’ın Üsküdar Emniyet Mahallesi’ndeki evinin altında bulunan özel ofisinin sorumluluğunun ona ait olduğu söyleniyor.Erdoğan’ın İstanbul’daki özel kalem müdürü.Ailenin özel işlerini de takip ediyor.
YATIRIM DESTEK AJANSI BAŞKANI: İLKER AYCI
İlker Aycı,İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalıştı.Pınarhisar Cezaevi’ndeki anılar arasında o da var.Tayyip Erdoğan,gelen mektuplara cevap yazarken İlker Aycı: “Çok yoruldunuz,şu önünüzdeki mektubun cevabını da ben yazayım demiş ve ardından ‘Reis’ten azar işitmiş…
2006 yılından sonra Güneş Sigorta A.Ş. Genel Müdürü olan İlker Aycı,3 Ocak 2011 tarihinde Başbakanlık Yatırım Destek ve tanıtım Ajansı Başkanlığı görevine atandı.
Aydınlık

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

"Bütün insanlar, bir toplumsal vücudun organlarıdır ve bu sebeple birbirine bağlıdır. "
Mustafa Kemal Atatürk